Flight of the Phoenix / Ankanın Uyanışı
Flight of the Phoenix / Ankanın Uyanışı
Tür:Aksiyon
Yıl:2004
Açıklama:Flight Of The Phoenix, Gobi çölüne düşen bir uçaktan sağ kalan yolcuların kurtarılma ümidi olmadan yaşadıklarını anlatan bir aksiyon filmi. Acımasız şartlar, azalan hayati kaynaklar ve çöl kaçakçılarının saldırıları sonunda kurtuluşları için imkansız gibi gözüken yolu denemeye karar verirler.. Çölden kaçabilmek için düşen uçağın parçalarından yeniden bir uçak inşa edeceklerdir. Kargo uçağı pilotu Frank Towns ve yardımcı pilot AJ Mongoliada kapanmış olan bir petrol araştırma merkezine gönderildiklerinde bu rutin operasyonun bir ölüm kalım savaşı ve bir yeniden doğuş hikayesi haline dönüşeceğine ait en ufak bir fikirleri yoktu. Havalandıktan kısa bir süre sonra Gobi Çölünü geçerken uçak yoğun bir kum fırtınasına girer ve telsiz bağlantısı ile motorlarından biri arızalanır. Yoğun fırtına ile havalanan kum ve çakıl taşları uçağın gövdesini sarstığında Towns uçağı dünyanın en tehlikeli çölünün ortasına indirmek zorunda kalır. Uçak onarılamaz şekilde tahrip olmuştur ve mürettebat ve sağ kalan onbir yolcu çok az yiyecek ve su ile çölün ortasındadırlar. Birbirlerini suçlayarak tansiyonu yükselten kazazedelerin durumu gün geçtikçe daha çaresiz bir hal almaktadır. Yolcu listesine son anda eklenen, tuhaf ve gizemli bir adam olan Elliott parçalanmış C-119 kargo uçağının parçalarından yepyeni bir uçak inşa etmeyi teklif eder. Uçağın ismini efsanelerde küllerinden yeniden doğan kuş Anka koyacaklardır.
Towns ve diğerleri Elliottun planlarının pratik olmadığını düşünerek başlangıçta uzak dururlar. Bunun da ötesinde zaten ellerindeki yaşam kaynakları da gün geçtikçe azalmaktadır. Üstelik sadece yaşam kaynakları değil sayıları da azalmakta ve kaçış için tek yöntemlerinin yeni bir uçak inşa etmek olduğunu kabullenmektedirler. Buradan tek çıkış yolları geldikleri gibi gitmektir. Yani uçarak...
Kurtulanlar farklılıklarını bir yana bırakıp Elliottın rehberliğinde Phoenixin (Anka) yapımına başlarlar. Yeni uçak şekilllenmeye başladığında bile amaçları imkansız gözükmektedir. Fakat imkansız gözüken onların tek çıkış yoludur. Yapımcı John Davis projeye daha sonra dahil oldu. Behind Enemy Lines, filminin yapım aşamasında Davis yönetmen John Moorea Fox ve Aldrichin birlikte Flight of the Phoenixin yeni versiyonu için bir proje başlattıklarından bahseder. Moore uçaklar hakkında klinik takıntısı olduğunu söyleyerek bu filmin yönetmenliği konusunda kendisine şans verilirse severek üstleneceğini bildirir. Proje benim ilgi alanlarımla yüzde yüz örtüşüyordu. Fakat bundan da öteye inanılmaz insani bir hikayesi vardı. Karakterler hayatlarının en kötü günlerini yaşarken en iyi tepkileri vermeye çalışan insanlardı. Ankayı yapmak için aletleri ve bilgileri vardı. Fakat eğer umutlarını yitirirlerse asla Ankayı uçuramayacaklardı. Moore FLIGHT OF THE PHOENIX için çalışılabilecek en iyi yönetmendi. John hikayeleri bir çok film yapımcısının görmediğini bir şekilde görüyor, diyor Davis. Hikaye anlatmakta kendine ait bir dili var ve bu da yaptığı filmlere taze bir hava veriyor. Kullandığı kamera onun vücudunun bir parçası gibi. Filmin uluslar arası oyuncu kadrosunun başında pilot Frank Towns rolü ile Dennis Quaid var. Towns, kapanan petrol kuyularındaki çalışanları merkeze taşımaktan sorumlu uçağın pilotudur. Oldukça bıkkın ve hayat sevincini yitirmiş biridir. Onun hikayesi de kurtulan diğer kazazedelerin hikayesi gibi bildikleri herşeyden uzaklaşan bir insanın nasıl davranacağını anlatır.
Towns ile liderlik mücadelesi yapan Elliot son dakikada uçak yolcularının arasına giren garip bir adamdır. Uçuş sırasında ortaya çıkan kum fırtınasından asla kurtulamayacaklarını ve geri dönmeleri gerektiğini söyleyen de o dur. Giovanni Ribisi filmde esrarengiz adam Elliott'ı canlandırıyor. Giovanni tam bir bukalemun gibidir diyor John Davis. Her zaman tipik karakterleri oynamayı tercih eder. Elliott dışlanmış karakterlerden biri, diyor Ribisi. Filmin başında kim olduğunu nereden geldiğini bilmiyoruz. Seyirci de uzunca bir süre bunu merak ediyor. Uçak düştükten sonra Elliot kendisinin bir uçak dizayncısı olduğunu ve düşen uçağın kalıntılarından yeni bir uçak yapabileceğini söylüyor. Böylece hikayenin tam ortasında ana karakterlerden biri haline geliyor. Film boyunca da hayatta kalanların lideri pozisyonundaki Towns ile bir güç çatışması içine giriyor. Karakterlerin psikolojileri üzerinde gezinen bu tür film senaryoları her zaman ilgimi çekmiştir. diyor Ribisi. Ribisi, filmdeki rolü için yönetmenin isteği üzerine saçlarını sarıya boyuyaıp gözlük kullnamış. 1965 yılında çekilen ilk filmde aktör Hardy Krugerın görüntüsüne atıfta bulunulmuş. Filmi hem yönetmen hem de oyunculardan hiç biri izlememiş. Böylece yönetmen oyuncuların ve kendi çalışmalarının etkilenmesini istememiş." İlk filmin DVD kapağını gördüğümde Giovanni karşımda duruyordu. Kesinlikle sarışın ve gözlüklü olmalıydı diye düündüm. İlk filmin bu filmde beni etkileyen tek yönü de bu oldu. Elbetteki filmin en önemli rollerinden biri de C-119 kargo uçağı olmuştu. Askeri bir uçak olan ve 1950'lerde kullanılmaya başlanan C-119 yaklaşık 20 yıl sonra farklı yerini versiyonlarına bırakmıştı. Dünyadaki hala kullanılabilir C-119'ları bulmak ise başlı başına bir problemdi. Tucson, Arizona'da bir adet ve üç adette Kenya'da ortaya çıkmıştı. Tüm bu 4 uçağı da filmin çekimlerinin yapılacağı Namibya'yaya götüren ekip her biri 20 tonluk 4 oyuncuya en az aktörleri kadar değer vermeleri gerektiğini biliyorlardı. John Moore, için uçakları bulmak ve bu filmde orijinal uçakları kullanmak çok önemliydi. Bu alüminyum yığınları film boyunca hayatta kalmaya çalışan 11 insanın tek ümidi olacaktı.diyor Moore.
C-119'dan arta kalanlarla ortaya çıkarılan Phoenix(Anka) ise filmin bir diğer kahramanıydı. Film çekimleri için toplam üç adet Anka dizayn edildi.
FLIGHT OF THE PHOENIX ekibi 16 ülkeden yaklaşık 500 kişiden oluşuyordu. Filmin çekimleri 3 ay sürdü ve tüm çekimler boyunca oyuncular Namibya çölünde yaşadılar. Çekimlere başlamadan önce çöllerde araştırma yapan çekim ekibi; Cezayir, Avustralya ve filmin aslen hikayesi geçen Gobi Çölü'nde bile telefon ve telgraf direklerinin bir çok bölgede yerleşm olduğunun farkına varmışlar. Bu konuda en bakir olarak ise Namibya Çölü'nü bulmuşlar. Yönetmen Moore herşeyden uzakta hissini yaratabilmek ve seyirciyi gerçekten susuz bitkisiz ve umutsuz olunduğuna inanıdırabilmek için çölün kendine has bitki örtüsünü ortadan kaldırmak yerine toplam 2000 ağacın üzerini kapatmayı seçmiş.