Hart's War / Şeref ve Cesaret
Hart's War / Şeref ve Cesaret
Tür:Dram
Yıl:2002
Açıklama:Cesaretin ve Onurun Ötesinde...
Dördüncü kuşak ordu mensubu olan Albay William McNamara (Bruce Willis) bir Alman Nazi kampında esir düşmüştür. Hala kampın en yüksek rütbeli Amerikan subayı olarak ona eşlik eden diğer askerleri komuta etmekte, onurun yok olabileceği böylesine bir yerde onurlu insanlar olarak yaşamaya çalışmaktadır. Tüm tehliklerin ve kendisini izleyen Alman Albay Werner Visser (Marcel Iures)'e rağmen asla askerlik görevlerinde vazgeçmemektedir. McNamara sessizce bir plan yapmakta ve düşmana karşı koymak için uygun zamanı beklemektedir. Kampta işlenen bir cinayet ona riskli planını hayata geçirmek için bir fırsat verir. Albay Visser ve kamptaki diğer Alman subaylar askeri mahkeme ile meşgullerken McNamara yakındaki cephanelikleri ve depoları havaya uçurarak bir kaçış planı gerçekleştirmeye karar verir.Teğmen Tommy Hart'ın (Colin Farrell) yardımı ile planını hayata geçirerek adamlarının ve vatanının iyiliği için kendi hayatını ortaya koyar...
Bruce Willis ve Colin Farrell başrollerini paylaştığı MGM Pictures'ın listesinden vizyona giren HART'S WAR, bir David Ladd Films, David Foster Productions, ve Cheyenne Enterprises ortak yapımı. Filmin uluslararası işletmeciliğini 20th Century Fox yapıyor. Yönetmenliğini Gregory Hoblit'in , senaryosunu ise Billy Ray ve Terry George'un üstlendiği film John Katzenbach'ın romanından sinemaya uyarlanmıştır. Hart's War 'da ayrıca Terrence Howard, Cole Hauser, Marcel Iures, ve Linus Roache gibi oyuncular da rol alıyor. Yapımcılığı ise David Ladd, David Foster, Gregory Hoblit ve Arnold Rifkin üstleniyorlar.
Yazar John Katzenbach kitabını babası Nicholas Katzenbach'ın anılarından esinlenerek yazmıştı. Babası II. Dünya Savaşı sırasında Stalag III Kampında esir düşmüştü. Kamptan kurtulduktan sonra Amerikan Hükümetine hizmet etmeye devam etti. "Babam yaşlandıkça onunla aslında esir kampında geçirdiği günler hakkında hiç konuşmadığımı farkettim" diyor John Katzenbach. "Bu yüzden hayatının bu dönemi hakkında ona sorular sormaya başladım. Bir yazar ve bir anlatıcı olarak anlattığı bazı olayların geliştirilerek muhteşem bir gerilim ve bilinmezlik taşıyan hikayeler haline getirilebileceğini gördüm. Ve oturup Hart's War romanının ilk sayfalarını kaleme almam uzun sürmedi". Katzenbach esir kamplarına ait çok güçlü hikayeler olduğunu, orada yaşayan insanların egrçeğin yanı sıra dramatize edilmiş yeni öyküler de yaratabildiklerine şahit olmuş. Katzenbach kitabının kahramanlık ve cesaret üzerine yazılmış olduğunu babasının yaşadıklarının ona tüm hayatı boyunca ilham kaynağı olduğunu da ekliyor.
Film yapımı sırasında set ekibinin bir çoğunun ailesel bağlarla bu savaşı yaşamış oldukları ortaya çıkmış. Kostüm tasarımcı Elisabetta Beraldo'nun büyük babası bir ıtalyan savaş esiridir. Yapım amirlerinden biri olan Wolfgang Glattes'in babası ise Alman hücum botlarından birinin kumandanı iken müttefikler tarafından esir alınmıştır. MGM stüdyo şeflerinden Chris McGurk'ün babası da bir savaş esiridir. Teknik ekip danışmanlarından biri olan Yüzbaşı Hal Cook ise yazarın babası Nicholas Katzenbach ile aynı esir kampında yaşayanlardan biridir.
Hart's War 'um film versiyonunun oluşması ise yapımcılar David Ladd ve David Foster'ın Katzenbach'ın romanını ayrı ayrı incelemeleri ile başlar. Her ikisi de bir birlerinden habersiz romanın daha ilk bölümlerini okur okumaz MGM yetkilileri ile görüşmeye başlarlar. Proje hakkında o kadar heyecanlılardır ki güçlerini MGM Başkanı olan Michael Nathanson'ı bu konuda ikna etmek ve bu filmin yapımcılığını birlikte üstlenmek konusunda birleştirirler. "Böylesine muhteşem detaylar ve gerilim ağı ile örgülenmiş bir kitabı iki saatlik bir film haline getirmek için; geniş içerikli, zengin karakter örgüsü ve kitabın kendi ruhunu taşıyan bir yapım gerçekleştirmek zorundaydık." Diyor yapımcı Ladd. "Bu proje bizim için vatanını seven bir askere açık bir sevgi mektubu gönderme şansıydı. II Dünya Savaşında tüm bunları yaşayan her asker sinemada yaşatılması gereken bir karakter olarak karşımıza çıkıyor."diyor Billy Ray. Ray savaştaki askerlerin yaşadığı zorlukları anlatan bir çok kitabı incelemiş . Bunlar arasında Tom Brokaw'un The Greatest Generation, W. Manchester'ın Goodbye, Darkness, ve Arthur Durand'ın Stalag Luft III: The Secret Story s sayılabilir.
Yapımcı David Foster bir Kore gazisidir ve senaryonun ülkelerinin onurunu taşıyan bu büyük kahramanlara adanması konusunda senaristlerle hem fikirdi. "Ben ordudayken Pasifik Amerikan Ordusu kumandanı Mike Daniels'ın konuşmalarını kaleme almakla görevliydim. Bize Avrupa'da olan savaşla ilgili korkunç, komik ve inanılmaz hikayeler anlatırdı. Bir keresinde Amerikan askerlerinin kaldığı bir esir kampında özgürlüğüne kavuşan askerlerin birbirlerine sarılarak nasıl ağladıklarını anlatmıştı. Bu hikaye ve hayal ettiğim görüntü ömrüm boyunca hafızamda kazılı kalmıştır." Ellerinde muhteşem bir senaryo ile bu senaryoyu hayata geçirebilecek bir yönetmen bulmak için hazırlanan yapımcılar tüm yapımcıların çalışmak istedikleri Gregory Hoblit'e teklif götürmüşler. Yönetmen Hoblit; Edward Norton'ın kariyerinin dönüm noktası olan Primal Fear filmini ve NYPD Blue ve Hill Street Blues gibi şovları da yönetmiştir. Greg'in erkeklerin nelerden hoşlandığını, iç çatışmalarını sinemaya aktarmak konusunda inanılmaz bir yeteneği vardı. Bu kesinlikle bir erkek filmiydi" diyor Ladd. (43 oyuncudan hiçbiri erkek değildi.) "Onun aynı zamanda mahkemelere ait dramalarda da tecrübesi olması ve başarıları (Primal Fear ve L.A. Law) bizim Greg ile çalışmak istememizin diğer nedenleriydi. Hikayeyi bu gözle irdeleyecek ve sinema haline dönüştürecek tecrübeli ellere ihtiyacımız vardı.
Hoblit Frequency ve Fallen filmlerinin de yönetmenidir. Ve bu filmi yönetmeyi kabul etmesinin sebebi ise projenin mükemmel bir senaryoya ve kadroya sahip olmasıdır. "her zaman bir II. Dünya Savaşı filmi yapmak istemiştim.çünkü bu dönem sadece savaş değil; politik ve sosyal bir çöküşü sergileme olanağı sağlar. Hart's War bir çok insanın bu savaş hakkında bilmediklerini ya da görmezden geldiklerini ortaya hiç çekinmeden koyan bir film olacaktı. Aynı zamanda hikaye muhteşem karakterlerle örülmüş gerçek ötesi olmayan canlı kanlı insanlardan müteşekkildi. Onların hayatları bence bu savaşta asıl anlaşılması ve araştırılması gereken konulardı. Elbetteki bu filmde de patlayan bombalar, ıslık çalarak geçen uçaklar vardı. Ama tüm bunların ardında yaşadıkları herşeye başkaldırmayı sessizce bekleyen erkeklerin çok özel hikayesi vardı.Benim için bir yönetmen olarak filmin en güzel yanı buydu. Mükemmel oyuncularla, harika bir senaryo ile çalışmak ... ışte bu bir yönetmen için gerçek şanstır.
Michael Nathanson senaryoyu ilk okuduğunda Bruce Willis'i Albay William McNamara olarak gözünde canlandırmış. Arnold Rifkin'e senaryonun bir kopyasını göndermiş. Rifkin Willis'in yapımcı şirketinde ortağıydı.O da senaryoyu okuyunca Nathanson'a gönülden hak vermiş.
Bu harika bir senaryoydu ve Bruce için McNamara rolü mükemmel bir seçim olacaktı.Bu kalitede bir materyal bulmak gerçekten çok zordur. Benim de Bruce'un da bu projede yer almaktan mutlu olacağımız kesindi.." diyor Rifkin. Rolde kendisini neyin cezbettiğini ise Willis şöyle anlatıyor; "Bu savaşı uzun zaman hatırlayacak insanların arasında ben de vardım. Öğrenciliğimden bu yana hakkında devamlı bir şeyler okuyup öğreniyordum. Öylesine bir dille yazılmıştı ki hem çok sıkı bir projeydi hem de çok heyecan verici. Hayır demeyi düşünmedim bile." Hoblit ise başrol oyuncuları için şunları söylüyor:" Bu rolü kabul ettiği için ona minnettarım. Sahip olduğu liderlik ruhunu perdeye aktarabilen yegane oyunculardan biridir. Bu rol olarak yapılabilecek bir şey değil. ıçinizde böyle bir kalitenin olması gerek. O gerçek hayatta da üniforma giyip yüzlerce insanı peşine takabilecek karizmaya sahip bir insan.
McNamara karakterini doğru adreste bulan yapımcılar bu kez teğmen Tommy Hart karakteri için kolları sıvadılar.Bu filmin diğer kilit rolüydü. Joel Schumacher'in Tigerland filmini izledikten sonra ise genç ırlanda'lı oyuncu Colin Farrell'ı bu rolün adamı olduğuna karar verdiler.Bir Vietnam Savaşı draması olan filmdeki çok başarılı oyunculuğu ile göz dolduran Farrell'ı Willis ve Rifkin'e de seyrettiren yönetmen onlarında olurunu alarak teklifini yapar.
Hart's War sinemaya aktarılırken yapımcılar bu gerçek hayata çok yakın senaryoyu ve tüm olayların geçtiği kampın herşeyi ile gerçeğe uygun şekilde canlandırılmasını istiyorlardı. Yapım amirlerinden Lilly Kilvert, Stalag kampının toplam 130 Alman kampının içinde en disiplinli ve en zor yaşanır kampı olduğunu göz ardı etmeyerek hazırlanması gerektiğini düşünüyordu. 400 akre arazi üzerinde, düzinelerce barakanın ve nöbetçi kulesinin inşa edildiği çekim seti çamur ve karla kaplıydı. Altı hafta süren çekimler çoğunlukla geceleri dondurucu soğukta yapılmış. Çek Cumhuriyeti'nde Prag'a bir saat uzaklıktaki Rus ordularının eskiden karargahı olan Milovice kasabasında kurulmuş set. "Ne kadar iyi bir ruh halinde olursam olayım, Milovice'ye varmamıza 20 dakika kala depresif bir hale gelmiştim bile." diyor Bruce Willis. "Kampın kendisini görmeden neden böyle olduğumu anlayamamıştım. Kamp öylesine perişan ve kötü gözüküyordu ki...Fiziksel güce en çok ihtiyaç duyduğum rollerden biriydi."
Kampta çekimlerin başlayacağı günün bir önceki gecesi , Willis kamptaki barakalarda çekim ekibinin büyük bir kısmı ile beraber konaklamaya karar vermiş. Dışarıda dondurucu bir soğuk ve içerde yıllar öncesinden kalma yataklarda bir tek battaniyeye sarınarak uyumaya çalışan insanlarla beraberdi. "Ertesi sabah çekimlere çok erken başladık. Bruce'un çekime yetişmek için karyolalardan birinden yuvarlanarak indiğini gördüm. Yatak Alman esir kamplarında olanların aynısıydı. Tahtadan yapılmıştı ve oldukça kötü gözüküyordu. Kampta kalan esirler için bu korkunç bir deneyimdir. Colin Farrell " Burası insana çok küçülmüş hissini veren bir yerdi. Eminim gerçek esirler de böylesine yok olmuş hssediyorlardı kendilerini. Tüm fiziksel zorlukların yanında bir de psikolojik baskı hissi vardı. Kendinize ait bir dakikanızın ve gizlilik hissinin olmadığı bir yerde gelecekten değil bahsetmek yarını bile umut etmek çok zordu" diyor.
Kilvert aylarca kitaplar okuyarak, filmleri araştırarak ve eline geçen tüm dökümanları inceleyerek setlerin hazırlanması için çalışmış. Bu esir kamplarında yaşayan insanların aslında kimler olduğunu kampların nasıl inşa edildiğini ve kullanılan materyalleri araştırmış.
Çekimin ilk gecesi 1500 kişilik bir oyuncu kadrosu ayışığındaki yürüyüş sahnesi için toplanmış. Aynı tarz bir başka çekim için 3,000 figüran savaş sahnelerinde kullanılmış. Giydikleri kıyafetlerden yattıkları barakalara kadar herşey 1944 kışında yaşananlara uygun olarak düzenlenmiş.
ıki P-51 uçağı Flying Pictures şirketi yardımı ile çekimlerde kullanılmak üzere kiralanmış. Filmin çekimlerinde toplam 12 kamera kullanılmış.
Bu savaş benim gençliğimi çaldı ama yerine erkekliği verdi. Albay Hal Cook, II Dünya Savaşı