Life or Something Like It / Hayatın Hakkını Ver
Life or Something Like It / Hayatın Hakkını Ver
Tür:Komedi
Yıl:2002
Açıklama:Eğer yaşayacak sadece bir haftanız kaldığını bilseydiniz ne yapardınız? Hayatınızın geri kalanında büyük bir değişiklik yapar mıydınız? Değer verdiklerinizi ve önceliklerinizi tekrar gözden geçirir miydiniz?
Bunlar Lanie Kerrigan'ın (Angelina Jolie) kendi kendisine sormayı düşündüğü son sorulardı. Tıpkı hepimiz gibi aklının ucundan bile geçmeyen sorular. Seattle'da bir TV istasyonunda muhabir olan Lanie hayatının mükemmel olduğunu düşünüyordu. Mükemmel bir iş. Mükemmel bir ev. Mükemmel bir gardrop. Mükemmel bir sevgili. Ama onun bu mükemmel dünyası sokakta gördüğü bir evsizin (Tony Shalhoub) onun hakkındaki kehanetlerinden sonra altüst olur. Adam ona hayatının bir anlamı olmadığını ve bir hafta sonra zaten son bulacağını haykırmıştır. Kahinin diğer konulardaki söyledikleri bir bir gerçekleşmeye başlayınca Lanie hayatını tekrar gözden geçirmeye ve kalan bu bir haftalık sürede herşeyi yaşamak istemektedir. Sanki Lanie için herşey yeterince karmaşık değilmiş gibi bir de bir kamereman (Edward Burns) ile arasında aşk kıvılcımları uçuşmaya başlar.
Regency Enterprises firmasının yapımcılığını üstlendiği LIFE OR SOMETHING LIKE IT'in yönetmeni Stephen Herek. Filmde Angelina Jolie (Lara Croft: Tomb Raider), Edward Burns ( Sidewalks of New York), Tony Shalhoub (The Man Who Wasnt There) ve Stockard Channing (The Business of Strangers) başrolleri paylaşıyorlar. Filmin yardımcı rollerinde ise Christian Kane (Summer Catch) ve Melissa Errico (Frequency) var. Senaryo John Scott Shepherd (Joe Somebody) ve Dana Stevens'a (City of Angels, For Love of the Game) ait. Filmin yapımcılığını Arnon Milchan, John Davis (Behind Enemy Lines), Chi-Li Wong (Joe Somebody) ve Toby Jaffe (Rock Star, Blue Streak) üstlenmişler.
Hayatta en önemli olan şey nedir? Aşk mı? Kariyer mi? İş mi ? Aile mi? Lanie Kerrigan tüm bu soruları o güne dek sormamıştı kendisine . Fakat bir sokak kahini yedi gün sonra öleceğini söylediğinde tümünü birden cevaplandırmak zorunda kaldı. "That's Seattle Life" adlı sabah programının hırslı ve başarılı sunucusu kendisini bu parlak hayatın kollarına bıraktığında kariyeri ve geleceği ile ilgili her şeyi planlamıştı. Ama kader diye bir şey var olduğunu hatırlaması uzun sürmedi. Filmin yapımcısı John Davis senaryoyu ilk okuduğunda komedi unsurlarından ve parlak fikirlerinden çok hoşlanmış. Lanie'nin güçlü bir kadın olduğuna inanıyordum. VE bu hikayede kendisini keşfetmesi hikayenin espritüel gücü ve sıcaklığı ile ruhunda bir yolculuğa çıkıyor olması çok etkileyici idi. Lanienin gücü ve karmaşık kişiliği bizi bu özellikleri ortaya çıkarabilecek bir oyuncu aramaya itti. Davis ve Regency Enterprises firmasının yöneticileri şanslarını Angelina Jolie'den yana kullanmaya karar verirler. Gerçi Jolie oyunculuk kariyerine Lara Croft: Tomb Raider'ın çekimlerinden sonra ara vermeye karar vermiştir ama... Yeni bir film yapmak istemedim. Evde oturup ailemle ve hayatımla ilgilenmek kendime zaman ayırmak istiyordum. Ve sonra bana bu senaryoyu gönderdiler. Ve gönderen kişiler bu senaryoyu bana verirken bu işte senin yapmak istediklerin hakkında bir film dediler. Okuduğumda hikayenin çok güzel bir mesajı olduğunu ve benim için çok ifade ettiğini fark ettim. Lanie oldukça hırslı ve kendini o kadar çok ciddiye alıyor ki ve mükemmel konusunda o kadar ciddi ki bazen biraz komik oluyor. Diye açıklıyor Jolie . Öleceğini anladığında hayatın içinden kayıp gittiğini, sanki çamura düşen bir prenses gibi hissettiğini anlıyor. Film aynı zamanda Jolie'ye ilk komedi rolü için fırsat tanıyor. Daha önce böyle bir rol oynamamıştım. Senaryoyu okudum ve benim için bir fırsat diye düşündüm . Çünkü benim karakterimde birinin bu kadar ciddi bir kadını canlandırması pek olası değil. Ve sonra nasıl görüneceğinden, nasıl davranacağına kadar hkayeyi kafamda canlandırmaya başladım.
Yönetmen Stephen Herek film için şunları söylüyor. Hikaye diyet ödeme ve ruhları kurtarma üzerine aslında. Yaşadığımız günlerin bir çoğunun doğal olmadığını ve kendi içimizdeki gerçek bizle barışabilmemiz gerektiği anlatıyor.
Yönetmen daha önce Rock Star filminde birlikte çalıştığı Hudson Bay firmasının yapımcı ortağı Toby Jaffe ile bu filmde de bir araya geliyor. Jaffe film için şunları söylüyor Steve ve ben senaryoyu okuduğumuzda ikimizde çok beğendik.Bu Amerikan rüyasını komedi unsurları ile yeren bir film aslında. Lanie'ye bir hafta sonra öleceği söylendiğinde hayatı allak bullak oluyor. O da herşeyi baştan düşünüp gözden geçirmek zorunda kalıyor. Ama tüm bunlar komedi unsurları ile anlatılıyor. Kendisinin nereden geldiğini ne olduğunu düşünmeye başlar. Dana Stevens : Lanie ve Pete, Edward Burns tarafından canlandırılan Lanie'nin aşık olduğu kameraman, hayatta neyin daha önemli olduğuna dair tartışmanın iki tarafını temsil ediyorlar: Aşk, kariyer,iş, aile? Bence geleneksel romantik komedilerde aranılan tarzda bir hikaye işlenişi bu. Eğer bir gün bir hafta içinde öleceğiniz söylenseydi şüphesiz ki ilk tepkiniz tamamen özgür olduğunuzu hissetmek ve öyle davranmaktır. Hiç bir şeyi önemsemezsiniz çünkü önemseyecek vaktiniz kalmamıştır. Ama diğer taraftan da neleri kaçırdığınızı ve nelere asla sahip olamayacağınızı düşünürsünüz.
LIFE OR SOMETHING LIKE IT aynı zamanda klasik romantik komedilerin de tadını veriyor. Herekin yönetmenliğinde film beklenmeyen olaylardan 40'lı 50'li yılların romantik komedi filmleri temasını çıkarmayı başarıyor. Davis yönetmenin başarısını senaryoyu daha yükseğe çıkarmak olarak nitelendiriyor ve Oyunculara performansları sırasında rehber olmak yönetmenin görevidir. Olayları daha komik ya da daha dramatik göstermek ise oyuncudan ne beklediğinize bağlıdır. Bu bir şekil yorumlamadır Steve bence tüm olayları bir arada ele alarak her elementin içeriği ile ayrı ayrı uğraştı. Bu çok sık olmayan bir durumdur ama bizim yönetmenden beklediğimiz de buydu. Bir filmi izlenilir kılan yönetmenin sihridir. Herek ve Regency oldukça etkileyici bir oyuncu ve yapımcı kadrosunu bir araya getirmişler. Lanie'nin iş arkadaşı Pete rolü için hem romantik hem de gerçekçi bir karakteri oynayabilecek Edward Burns'ü seçmişler.
Lanie ve Pete rolleri birbirlerinin tam anlamıyla zıttı karakterler.Lanie daha çok yükselmek için çırpınırken, Pete NewYork'daki işinde ne kadar başarılı olsa da Seattle'daki eski yerine dönmeye can atıyor. Yani tamamen farklı öcelikleri var. Burns şöyle açıklıyor Petein davranışları Lanieden farklı o hırsları ve kariyer koşturmacalarını ardında bırakmış. Geçmişinde yaptığı işin en iyisi olmaya çalıştığı halde onun için artık oğluna iyi bir baba olmak daha büyükbir öncelik taşıyor. Burns kolejden mezun olduğu yıllarda yönetmen, yapımcı ve senarist olarak çalıştığı için canlandıracağı karakterin bir çok özelliği ilgisini çekmiş, Senaryoda ilk dikkatimi çeken şey yerel Tv kanallarında olan bitenlere yakın biri olduğum için elbette ki konusuydu.Aynı zamanda eski tarz romantik komedilere de hayranım.