Man on Fire / Gazap Ateşi
Man on Fire / Gazap Ateşi
Tür:Aksiyon
Yıl:2004
Açıklama:Meksika son zamanlarda çocuk kaçırılma olayları ile sarsılmaktadır. Tüm anne ve babalar özellikle de varlıklı olanları bu konuda büyük endşe duymaktadır. Zira kaçırılan çocuklar istenen fidye ödense de geri verilmemekte ve çoğunlukla da olaya polisin karışması ile öldürülmektedir. Altı günlük bir periyod içinde toplam 24 çocuk ailelerinden zorla alınınca bir çok gücü yeten aile en değerli varlıklarını koruyabilmek için kiralık korumalar tutmaya başlarlar.
John Creasy (DENZEL WASHINGTON) işte böyle bir dünyaya koruma görevi ile girer.Hayattan ve yaşamaktan vazgeçmiş eski bir CIA ajanıdır. En yakın arkadaşlarından biri olan Rayburn (CHRISTOPHER WALKEN) onu Meksika'ya zengin bir sanayici Samuel Ramos (MARC ANTHONY)'un dokuz yaşındaki kızı Pita Ramos (DAKOTA FANNING) ve karısı Lisa (RADHA MITCHELL)'ı koruması için getirir. Creasy bodyguard olmakla ilgilenmemektedir. Özellikle de bir çocuğa göz kulak olmak pek de ona göre bir iş değildir... Fakat yapacak daha iyi bir şey yoktur ve anlaşmayı kabul eder.
Creasy ilk günler bu büyümüş de küçülmüş çocuğun hayatı ve kendisi hakkındaki sorularına zor tahammül etmektedir. Fakat yavaş yavaş küçük kız bu iri yarı adamın etrafına ördüğü duvarı geçerek ona yakınlaşır.
Creasynin hayatının amacı olan bu küçük kızın korunması Pita'nın kaçırılması ile darmadağın olur. Kaçırılma olayı sırasında ölümcül yaralar alan Creasyçocuğa giden yolda önüne kim çıkarsa yok etmeye kararlıdır.Ve hiç kimse onu durduramaz...
Fox 2000 Pictures ve Regency Enterprises sunar... Bir New Regency / Scott Free Yapımı, yönetmen Tony Scott, başrollerde Denzel Washington , Dakota Fanning, Christopher Walken, Giancarlo Giannini, Radha Mitchell, Marc Anthony, Rachel Ticotin ve Mickey Rourke. Filmin yapımcılığını Arnon Milchan, Tony Scott ve Lucas Foster üstleniyor. Senaryo ise A.J. Quinnell'in romanndan Brian Helgeland tarafından beyaz perdeye aktarılmış. Mexico City'deki çekimlerin başlaması yönetmen Tony Scott ve Regency Entreprise şirketinin 20 yıl gibi uzun bir süre alan proje yolculuğunun doruk noktasıdır. Regency'nin sahibi ve kurucusu olan Arnon Milchan , A.J. Quinnell 'ın Man On Fire adlı kitabının film haklarını 1980'de satın almıştır. Hikayenin kahramanı eski bir CIA ajanı olan John Creasy, daha önceki Quinnell anlatılarında da The Perfect Kill, The Blue Ring ve Message from Hell hikayenin kahramanıydı .
Milchan kitabın sinematik potansiyelini fark etmiş ve bir kitaptan sinemaya uyarlanmış olan The Hunger filmini henüz bitirmiş olan yönetmen Tony Scott ile görüşmeye başlamıştır. Hikayenin oldukça yoğun bir duygusal temposu vardı, diyor Scott. Yolunu kaybetmiş bir adamı ve bu adamın dokuz yaşındaki bir çocuğun ilgisi ile yeniden doğuşunu anlatıyor. Çocuk kaçırıldığında bu sorumluluğunun peşinden gidiyor ve onu kaçıranları bulmaya çalışıyor. Bir suç örgütü ile karşılaşıyor ve asla hiçkimseyi affetmiyor.
Scott projeye çok hevesli olsa da daha önce tarhlendirilmiş diğer projesi olan Top Gun'ın çekimlerine başlıyor. Ve başarılı yönetmenin projeye olan ilgisi 20 yıl boyunca eksilmeden devam ediyor. Proje tüm bu zaman çerçevesi içinde hep benimle kaldı. Asla aklımdan çıkmadı.
Yıllar sonra, yapımcı Lucas Foster ,Regency şirketi ile güçlerini birleştirip Man On Fire'ın yeni bir senaryo versiyonunu iki kez Oscar'a aday gösterilmiş senarist - Brian Helgeland (L.A. CONFIDENTIAL, MYSTIC RIVER)'a yazdırmak için kolları sıvar. 2003'te, Tony Scott ve Foster proje için yaklaşık yirmi yıl sonra tekrar bir araya gelirler. Helgelandın ilk hazırladığı senaryo İtalya'da geçmeketedir. Fakat Foster ve Scott son yıllarda değişen kanunlar sayesinde İtalya mafyasının bu tarz çocuk kaçırma olaylarından kurtulduğunu fark ederler. Dolayısı ile hikaye Brezilya , Guatemala ve Mexico olarak yer değiştirir. Film yapımcılarının yaptıkları derin araştırmalar çocuk kaçırma olaylarının Mexico City'de bir yaşam tarzı haline geldiğine işaret etmektedir. Çocuk kaçırma bu şehirde büyük bir iş kolu haline gelmişti,diyor Scott, oldukça kontrollü ve organize suç şebekeleri tarafından gerçekleştiriliyordu. Gerçek bir endüstri halindeydi. Scott bu şehirde gerçekleşen çocuk kaçirma olaylarının geçmişini ve sonuçlarını araştırır ve Helgeland'da senaryoyu bu gerçek olayları baz alarak tekrar kaleme alır. Araştırmalar hikayeye gerçeğe yakınlık adına paha biçilmez bir değer kattı. Her ne kadar izleyiciler bu şehrde ve ülkede yaşananlara yabancı da olsalar yine izlediklerinin gerçekliği konusunda herhangi bir tereddütleri olmayacak. Scott; Helgelandın projeye büyük katkısı olmuş. Brian'ın en iyi yaptığı şey hikayeyi iki ayrı yönde geliştirmesi ve iki ayrı hikaye anlatmasıydı, diyor yönetmen. İlk hikaye filmin ilk yarısında anlatılan hayatı tekrar yakalamaya çalışan bir adamın 9 yaşındaki bir çocuğun yol göstermesi ile tekrar hayata dönmesidir, ikinci hikaye ise bir intikam hikayesi...
Helgeland MAN ON FIRE'ı bir şekilde Beauty and the Beast hikayesine benzetiyor. Pita her ne kadara Creasy bunun farkında olmasa da Creasy'nin içinde derinlerde bir yerde hala bir kalp çarptığını bilmektedir. İşte onu tekrar hayata döndürecek olan da bu kalptir.
Yönetmen Tony Scott ile daha önce Crimson Tide filminde de birlikte çalışan iki kez Oscar Ödülü ile onurlandırılmış oyuncu Denzel Washington filmin başrolünde. Scott oyuncunun bazı özelliklerini Creasy karakterini canlandırmak için eşsiz bulduğunu şöyle anlatıyor: Denzelin takıntılı kalite anlayışını ve içsel karanlığını çok etkileyici idi. Onun kendisine ait bir zor tarafı vardı ve bu çok ilginçti. Bu özelliğini de nasıl etkileyici olarak kullanacağını çok iyi biliyordu. Denzel canlandırdığı Creasy karakterini dünyaya kapatacağını ve korunma mekanizması üreteceğini çok güzel çözümlemişti. Böylece Creasy küçük çocuk sayesinde tekrar dünya ile barıştığında herşey yoluna girebildi. Tony Scott ve yapımcı Lucas Foster filmde Dakota Fanning'in Pita karakterini canlandırmasına küçük oyuncunun Sean Penn ile I AM SAM filmindeki performansının ardından karar vermişler. Dakota daha önce çalıştığım bir çok yetenekli oyuncu kadar iyi olduğunu fark ettim. Üstelik o daha dokuz yaşında bir çocuk, diyor Foster. Tıpkı güneş gibi enerji ile dolu bir çocuk. diye ekliyor Scott, Dakota çok akıllı bir çocukhenüz dokuz yaşında fakat ondokuz gibi iletişim kurulabiliyor. Denzel'in çekimler boyunca onu ittiği ve çektiği anları izlediğimizde u gitgellerden en az onun kadar faydalanabildiğine şahit olduk.
Küçük yıldız Fanning ise Pita'yı hayatı ve yüzmeyi seven bir çocuk olarak anlatıyor. Film çekimleri için usta oyuncu Washington bir bodyguard olabilmek için çeşitli dersler alırken küçük oyuncu Fanning de hem yüzme hem de İspanyolca dersleri almış. Ayrıca Fanning filmde anne ve babasını canlandıran Marc Anthony ve Radha Mitchell ile çekimler dışında da uzun zaman geçirerek aile konseptini yakalamaya çalışmış.
Yönetmen Tony Scott Mexico'da yaptığı sosyal ve politik araştırmalar sırasında bu şehrin dünyanın en çok çocuk kaçırılan şehri olduğunu öğrenmiş. Fakat filmin çekimlerine başlayana dek şehrin de filmde en az oyuncular kadar önemli bir rol oynayacağının farkına varmamış. Şehrin kirliliği, trafik problemleri, şehirde yaşayan insanlardan oluşan kakofonik ortamı filme yöne veren çok önemli unsurlar olmuşlar.
Filme gerekli olan klostrofobik ortamı ve gerçeklik hissini sağlayabilmek için Scott bu Kuzey Amerika'nın en kalabalık, en eski kültürel geçmişe sahip şehrinin dar sokaklarında yaklaşık 50'den fazla araç ve iki katı insanla yapılan çekimler için elbetteki yerel yönetimden özel izinler alınmak zorunda kalınmış.
Fakat bu herşeye değerdi , diyor Foster, çünkü izleyici bu şehrin tüm ekstrem özelliklerini tüm sıradışı yönlerini ve insanlarının garip ve farklı doğasını yaşayan bu şehirde ancak böyle hissedebilirlerdi. Filmin Ekstrem olarak düşünebileceğimiz bir diğer yönü ise Tony Scottın ve görüntü yönetmeni Paul Cameronun ışığı, renkleri, kareleri filmin kahramanı olan Creasy'nin iç dünyasını anlatmak için kullanış tarzıdır.