Moulin Rouge / Kırmızı Değirmen
Moulin Rouge / Kırmızı Değirmen
Tür:Dram
Yıl:2001
Açıklama:Moulin Rouge; Gerçeğin, Güzelliğin,Özgürlüğün ve Aşkın kutlamasının yapıldığı 1900'lü yılların göz alıcı, parlak fakat kötü şöhretli gece klübünün adıdır.
Yönetmen Baz Luhrmann daha önceki yıllarda yaptığı STRICTLY BALLROOM, WILLIAM SHAKESPEARE'S ROMEO +JULIET filmlerinde olduğu gibi dönem filmi mantığını ve günümüz pop kültürünün tonlamalarını eşi bulunmaz bir şekilde kaynaştırmış, traji-komik bir hikaye ile yeniden karşımıza çıkıyor. Satine, (Nicole Kidman), gece klübünün parıldayan elması, en güzel yıldızı ve şehrin en tanınmış fahişesidir. Ama gece klübünü finanse edecek zengin bir adamın takıntısı olmak ile gerçekten aşık olduğu beş parasız bir şair arasında seçim yapmak zorunda kalacaktır. Christian, (Ewan Mc Gregor), ise bir yazardır ve dönemin getirdiği özgür ruha inanmaktadır. Bu inancını gerçek hayata geçirmek istediğinde her şeyin olabileceği fakat gözden düşmüş bir yaşam içinde bulur kendini. Bu hayatta aşk dışında hiç bir şey kabul görmemektedir... Baz Luhrmann, Moulin Rouge 'un hikayesinin Orpheus mitini yansıttığını söylüyor. Genç bir şair ve müzisyen olan Orpheus kusursuz aşkı bulmak için yeraltı- ölüler- dünyasına gider."ıdealizm ve yetişkinlikle ilgili bir mit ve kendi kontrolümüz dışında hayat bazı şeyleri değiştiriyor: sevdiğimiz birinin ölmesi, ilişkilerin sonsuza kadar sürmemesi gibi." diye açıkıyor filmin yazarı ve yönetmeni olan Baz Luhrmann."Orphean mitine göre , bu ne seni yokeder ne de yeraltı -ölüler- dünyasına gidersin, bununla yüzleş ve deneyim sahibi olarak geri dön." Moulin Rougeun Orpheusu olan Ewan McGregorun Chirstianı kortezan olan Satine ile ilişkisi vardır ve ilişkinin sonu da trajediyle biter. Fakat filmdeki aynı mit Red Curtain de işlenmiş ve önceki filmlerinde Strictly Ballroom ve William Shakespeare'in Romeo and Juliet'inde de bu miti kullanılmıştır. "Bilinen bir mite dayandırılan basit bir hikayeyi ele aldık ve hikayeyi yaratılan ekzotik ve ayrıca çok bilinen bir dünyada kurduk." diye belirtiyor. Bu durumda Toulouse Lautrec gibi sanatçıların resmi yeniden keşfettikleri yüzyılın başındaki Parise götürüyor. Hemen hemen her bölümde Luhrmann müzikal filmi yeniden yaratıyor.
Kidman ve McGregor dünyaca tanınan iki oyuncu olarak kabul ediliyorlar; fakat dünyaya şarkı söyleyebilir miyiz diye soruyorlar. Her zaman olduğu gibi Luhrmann beklentilere- sadece izleyicilere karşı değil fakat tüm bu endüstriye ve hatta kendi oyuncularına bile- karşı meydan okuyor. Yönetmen Nicole Kidman'ı Broadway'de THE BLUE ROOM oyununda izledikten sonra kesin kararını vermiş. Kidman "Satine'in amacı aslında bir can can dansçısı olmak değildir. ıçinde bir yıldız olmak isteği yanıp tutuşmaktadır. Karanlık bir geçmişten gelmekte ve hamisi olan Zidler ne derse onu yapmaktadır. Ama tüm bunlar sadece ve sadece bir yıldız olmak içindir. Eğer şarkıları ben söyleseydim beceremezdim; fakat Satin gibi söyleyerek becerebileceğimi düşündüm" diye yorumluyor; büyüyen inancın ağırlığına ek olarak Luhrmann bir çeşit sinematik şaman; oyuncularının ve ekibinin sınırlarını çok zorlayarak filmi tamamladı. Kidman, McGregorla yaptığı gizli anlaşmayı açıkladığını söylüyor: "Ewan ve ben, risk almada ve kendi aptallıklarımızı karşılıklı olarak bilerek ve isteyerek tamamlayacağımıza dair gizli bir anlaşma yaptık." Endişelenmesine gerek yok. Marlene Dietrich gibi söylüyor diyor Luhrumann ve ekliyor O bir oyuncu-şarkıcı; fakat kesinlikle bu işi becerdi.Whitney Houston gibi olmasa da bunun için zorluyor.Gerçekten ses getirdi.
Filmin algılanmasında müzik çok önemliydi.Luhrmann günümüz müzikleri kullanarak seyirciye Moulin Rouge'un en tehlikeli ve gerilimli dansların sergilendiği dünyadaki en seksi, en vahşi gece kulübü olduğunu empoze ediyor.Bu demektir ki geleneksel can-can dansını sadece bugünkü seyirci için yapmadı."Ama eğer Fat Boy Slim'in müziğini bir dinleseniz ." diye ekliyor Luhrmann.
Dahası, executive müzik yapımcısı Anton Monstead' e göre, yeniden bazı parçalar düzenlemiş olsa bile, mesela Police grubunun Roxanne adlı parçası tango şeklinde düzenlenmiş, birçok parçanın popüler olması filmi bir temele dayandırıyor.Veya "Diamons Are A Girl's Best Friend" a la Kidman; ya da Bono'nun "Children Of the Revolution"u. Nat King Cole'un "Nature Boy" u Davide Bowie ve Massive Attack ile yeniden seslendirildiği gibi, zaten bir disko hiti olan ilk single'i "Lady Marmelade"in üzerinde yeniden çalışıldı.Ve McGregor Placido Domingo ile birlikte Elton John'un "Your Song" unu seslendirdi.Açıkcası Moulin Rouge ortalama bir müzikal değil.Fakat Luhrmann, Moulin Rougeun esas müzikallere yakın olmasının materyallere (şarkı sözlerine) bağlı olduğu üzerinde ısrar ediyor.
Toulouse Lautrec olarak iki aşık için aşk tanrısı rolünü oynayan John Leguizamo da filmde başrolde."Lautrec'in birçok biyografisini okudum ılk kuzenlerinin bir ürünü ve çok sağlıklı, ama birçok kusuru var ,bu yüzden ailesi bir daha çocuk yapmıyor." diyor ressamın hayatını araştıran ve geçmişini öğrenmeye çalışan Leguizamo."Kocaman diliyle bir cüce olarak doğmuş, peltek konuştuğu için ağzından salyaları akıyor ve büyük bir sinüs problemi var.Dikkat çekmeyi seven çökmüş bir adam.Fark edilmeyi seviyor ve parti boyunca bunun bir yolunu da buluyor.ıçki içmeyi seviyor ve ölmek için içiyordu.Frengi ve apsent (yeşil renkte acı ve çok sert alkollü bir içki) zehirlenmesinden ölmüş.Apsenti içmeyi denedim; Tanrım...!çok kuvvetli bir içki...Asit içmek gibi bir şey, boğazınızı acayip yakıyor , sanki boğazınızda bir delik açılıyor."
Lautrec'in kısa boyu Leguizamo'nun dizleri üzerinde küçük ayaklıklarla çalışması anlamına geliyordu. Fakat, Moulin Rouge müzikal olduğu için dans etmesi gerekiyordu ve setten ayrılırken dizleri acıdığı için baston kullanıyordu. ıki önemli erkek oyuncudan ve gece kulübü yöneticisi Zidler'i oynayan ıngiliz oyuncu Jim Broadbent'den ayrı, tüm oyuncular çoğunlukla Avusturalya'lı, elebaşı Toulouse'nin çetesiyle uzlaşmaya varan bohem hayatı yaşayanlar, sanrılardan ilham alan Doktoru oynayan Gary McDonald; tango yapan Bilinçsiz Arjantinliyi oynayan Jacek Koman; besteci Eric Satieyi oynayan Matthew Whittet ve yazar Audrey oynayan David Wenham. West End'li müzikal yıldızı Caroline O'Connor kan kan danscısı Nini Legs'i; deneyimli Avusturalyalı tiyatrocu Kerry Walker Satine'nin yardımcısı Marie'yi; Deobia Oparei oyuncu Le Chocolat'ı; Lara Mulchany danscı Mome Fromage'ı ve ünlü pop yıldızı Kylie Minogue küçük ama anahtar rol oynayan Green Fairy'ı oynuyor.Her gece kulübünün böyle bir fairye ihtiyac var! Moulin Rouge, Luhrmann'nın zihninde canlandırdığı çok fazla görüntüye sahip. Ama o ressamsa eğer, Animal Logic Film onun fırçası ve paleti. Bu duygusal müzikal da görüntü efektleri filmin son sahnesinde çok önemliydi. Ve yapımı devam ederken çok daha önemli oldu: başlangıçta 30 özel efek çekimlerinin planları vardı, ama film 300'ün üzerinde efektle Avusturalya'nın dijital tasarım şirketlerinden biri olan Animal Logic Film için bunu üstlenerek bitti. Jane Campion'un Holy Smoke'unda ve Dreamwrork'un Mouse Hunt'da da çalışan Animal Logicin görüntü-efekt tasarımcısı Andrew Brown, Baz Luhrmann'ın hayal gücü herhangi bir şeyi ateşleyecek nitelikteydi diye belirtiyor. Fakat yeni film çok eğlenceliydi diyor."Bize ilham verdi, Baz Luhrmann'a ilham verdi ve bence diğerlerine de ilham verecek. ınsanı coşturuyordu."Luhrmann ayrıca herkesin sınırlarını zorladı. Animal Logic'den Justin Martin uzaktan bakıldığında Paris caddelerini gören bir dekor hazırladı.Ve ayrıca 'Green Fairy' bölümü için bazı tek parça animasyonlar hazırlandı. Luhrmann amacı Montmartre'yi Paris'in kültür merkezi haline getirmekti.Bunun dışındaki her şey önemsiz ve sıkıcıydı.Gerçekte, dışarıdaki her şey küçültüldü ve motion-control kameralarla çekildi. Göz alıcı, nostaljik, sürreal açılış sahnesi Paris üzerinde çekildi; örneğin ön sahne ve yer çekimlerinde 3 boyutlu çevre resimleri kullanıldı ve bunun ötesinde 3 boyutlu binalar inşa edildi diye açıklıyor Brown ve ekliyor Çalışmak için başvuracağımız pek fazla kaynağımız yoktu, bu yüzden bir tasarımcımız Paris'in üzerinde uçtu ve Eiffel Kulesinin ve Montparnasse'ın tepesinden resimler çekti. Geniş açılı çekimdeki sahne boyunca devam eden merkez ekseni tasarım fikirleri Luhrmann'a hitap ediyor. Bu durumda sahne Eiffel Kulesi, Moulin Rouge ve Sacre Coure arasında geçiyor. Gerçek Paris'e uyarlamak için yeniden düzenlemeler yapıldı. Fakat tüm müzikali fantastik doğasıyla düşünürsek yakınmak için ters görünebilir. Luhrmann her şeyin müzikle ilgili olması ve filmin ritmiyle uyumlu olması gerektiğini söylüyor; çünkü etkileyici ve büyüleyici müziklerle dolu bir aşk hikayesi. Görüntü efektleri ve müzik filme duygusal etkiler veriyor. Bu arada ilk filmi Strictly Ballroom ile ilgili Cannes da çok güzel anılara sahip olan Luhrmann özellikle Croisettenin arka planında olmasından dolayı çok heyecanlı. "Amerikan finans destekli filmin hemen hemen tamamının Avusturalya'da yapılmasından ve ayrıntılı Fransız kültürünü ve tarihini yansıtmasından dolayı çok mutluyum. Film bu şekilde Cannesda memnuniyetle karşılandı. diyor Luhrmann.
OYUNCULAR HAKKINDA
Nicole Kidman(Satine) Sinema izleyicisinin dikkatini ilk olarak 1989 yılında rol aldığı psikolojik bir gerilim filmi olan DEAD CALM filmi ile çeken güzel oyuncu 1995'te yönetmen Gus Von Sant'ın kara komedisi TO DIE FOR ile kendini ispatladı. Bu filmdeki televizyon meraklısı Suzanne Stone rolü ile Altın Küre Ödülü, Boston Film Eleştirmenleri Ödülü, Londra ve Seattle Film Eleştirmenleri Ödülü aldı. Aynı film ile En ıyi Kadın Oyuncu Dalında BAFTA Ödülüne aday gösterildi. 1998'de Londra'da sergilediği THE BLUE ROOM ve LA RONDE ise oyunculuğunu pekiştirdiğini tüm dünyaya ispatlayan tiyatro eserleri oldu. Daha sonra başrollerini Ben Chaplin ile paylaştığı BIRTHDAY GIRL, yönetmen Alejandro Amenebar'ın THE OTHERS, yönetmen Stanley Kubrick'in EYES WIDE SHUT, başrolünü Sandra Bullock ile paylaştığı PRACTICAL MAGIC, George Clooney ile birlikte rol aldığı PEACEMAKER, 1996'da John Malkovich ile başrollerini paylaştığı PORTRAIT OF A LADY, DAYS OF THUNDER, BILLY BATHGATE, MALICE, MY LIFE FAR AND AWAY, BATMAN FOREVER ise diğer filmlerine örneklerdir.
EWAN McGREGOR(Christian) BAFTA Ödülü aldığı SHALLOW GRAVE ve hemen ardından rol aldığı bir kült hit film olan TRAINSPOTTING'deki muhteşem oyunculu ile göz dolduran genç oyuncu, daha sonraları Stephen Elliot'ın THE EYE OF A BEHOLDER, George Lucas'ın STAR WARS EPISODE I: PHANTOM MENACE,STAR WARS EPISODE II: ATTACK OF THE CLONES, NORA, A LIFE LESS ORDINARY, VELVET GOLDMINE, LITTLE VOICE, BRASSED OF, EMMA, THE PILLOW BOOK, BLUE JUICE, NIGHTWATCH, BEING HUMAN diğer filmleridir.
JOHN LEGUIZAMO(Toulouse Lautrec) Pek yakında ülkemizde de vizyona girecek olan WHAT'S THE WORST THAT COULD HAPPEN filminde de rol alan oyuncu, yeni şovu ile de turne hazırlıkları yapıyor. Başrollerini Arnold Schwarzenneger ile paylaştığı COLLATERAL DAMAGE, Wesles Snipes ile birlikte kamera karşısına geçtiği ZIGZAG, EMPIRE, JOE THE KING, KING OF THE JUNGLE ise son yıllarda rol aldığı diğer filmlerdir. Baz Luhrman'ın WILLIAM SHAKESPEARE'S ROMEO+JULIET'inde Tybalt rolünü üstlenen oyuncu, SUMMER OF SAM, SPAWN, DR. DOLLITTLE, TO WONG FOO, THANKS FOR EVERYTHING, JULIE NEWMAR(bu filmle oyuncu En ıyi Yardımcı Oyuncu dalında Altın Küre'ye aday gösterildi), THE PEST, A BROTHER'S KISS, THE FAN, REVENGE, EXECUTIVE DECISION, A PYROMANIAC'S LOVE STORY, CARLITO'S WAY, CASULTIES OF WAR, BODY COUNT, SUPER MARIO BROS. WHISPERS IN THE DARK, REGARDING HENRY, HANGIN' WITH THE HOMBEBOYS diğer filmleridir.
JIM BROADBENT(Horold Zidler) TOPSY TURVY, LITTLE VOICE, THE BORROWERS, BULLETS OVER BROADWAY, THE CRYING GAME, ENCHANTED APRIL, RICHARD III, BRAZIL,GANGS OF NEWYORK, IRIS. RICHARD ROXBURGH(The Duke) THE ROAD TO COORAIN, MISSION IMPOSSIBLE II, OSCAR & LUCINDA, PASSION, CHILDREN OF THE REVOLUTION, THANK GOD HE MET LIZZIE, DOING TIME FOR PATSY CLINE.
YAPIMCILAR HAKKINDA
BAZ LUHRMANN(Yönetmen,Senarist, Yapımcı) Popüler kültürü sinema sanatı ile birleştiren ve bunları ticari değeri yüksek filmler yapan Lurman; Bazmark Live, Bazmark Music, Bazmark Inq'in de kurucusu ve yöneticisidir. Başrollerini Clare Danes ve Leonardo Di Caprio'nun paylaştığı WILLIAM SHAKESPEARE'S ROMEO +JULIET filmini yöneten Luhrmann bu filmle Amerika'da 140 milyon dolar hasılat yapmış ve aynı zamanda, bir çok dünya çapında ödül almayı başarmıştır. Bu ödüller arasında BAFTA, Berlin Film Festivali Altın Ayı Ödülü, En ıyi Sanat Yönetimi dalında Oscar adaylığı sayılabilir. Filmin soundtrack'i Amerika'da satış rekorları kırmıştır. STRICTLY BALLROOM ise yönetmenin başarıya ulaşan diğer filmidir. Cannes Film Festivali'nin açılış filmi olarak lanse edilmiş ve özel Onur Ödülü almıştır. Kompozitör Felix Maegher'in LAKE LOST operasını DANCE HALL operası takip etti. 1990'da Puccini'nin LA BOHEME operasını yönetti.
CATERINE MARTIN(Yapım Amiri-Kostüm Tasarımcısı)
MARTIN BROWN(Yapımcı)
DONALD M. McALPINE(Görüntü Yönetmeni)
JOHN O'CONNEL(Kareografi)