Solaris
Solaris
Açıklama:Geçtiğimiz yıl Traffic filmi ile Oscar Ödülü alan bir önceki yıl da Ocean's Eleven ile sinema sektörüne hem gişe başarısı hem de müthiş kurgusu ile soluk getiren Steven Soderbergh, sinemadaki tartışılmaz vizyonunu bu kez SOLARIS 'te gözler önüne seriyor. Bir aşk, diyet, ikinci şans ve uzay hikayesinin anlatıldığı felsefik filmde ünlü yönetmen farklı deneyimlere yelken açıyor.
SOLARIS içinde duygu ve gizem bulunan bir hikayeyi bir bilim kurgu çerçevesi içinde işliyor. Hikaye , gelecek zamanda geçmektedir ve film Dr. Chris Kelvin'e küçük bir gurup bilim adamının Prometheus adlı uzay istasyonundaki garip ve açıklanamaz davranışlarını incelemesi için uzaya gönderilmesi ile başlar. Bilim adamlarının dünya ile tüm bağlantıları kesilmiştir.
Kelvin bu görev için gönderilen yakın arkadaşı Gibarian'ın kendisine gönderdiği dijital mesaj ile yardıma ihtiyacı olduğunu anlar ve görevi kabul eder. Gibarian mesajında olanları anlatamamakta ya da anlatmamaktadır. Kelvin uzay istasyonuna vardığında karşılaştıkları ile şok olmuştur. Yakın arkadaşı Gibarian intihar etmiş ve geri kalan iki bilim adamı ise aşırı stress altında ve paranoya halindedirler Ve tüm bunlar Solaris adlı gezegeni incelemeleri sonunda oluştuğuna inanmaktadırlar.
Kelvin'de diğerleri gibi bu inanılmaz gezegenin gizemi tarafından tuzağa düşürüldüğünü anlayacaktır. Solaris Kelvin'in de anlayamadığı bir şekilde ona hayatla ve aşkla ilgili bir şans daha vermiştir. İntihar eden eski eşini karşısında diri ve canlı gören psikiyatrist şansını bu kez nasıl kullanacağına kendisi karar verecektir.Yoksa kaderi aynı hataları tekrar yapmasını sağlayacak mıdır?
Yönetmen Steven Soderbergh'in yaratıcı dürtüleri son olarak geçtiğimiz yılın blockbuster filmi Ocean's Eleven ve hemen ardından bağımsız komedi filmi Full Frontal ile başarıyı yakalmış fakat henüz denemediği bir tür olan bilim kurguya da merak salmıştır. Daha önce bilim kurgu ile hiç uğraşmamıştım. Çünkü bu türün teknik desteğe ihtiyaç duyması ve benim bu teknik donanım hakkında çok da fazla bilgi sahibi olmamam buna sebep olmuştu. Bundan bir kaç on yıl sonra teknolojinin ne olacağı konusunda bir film yapmakla hala da ilgili değilim aslına bakarsanız.
Soderbergh'in filmin yönetmeni olarak yapımcı şirket Twentieth Century Fox tarafından teklif götürülmesi ve bunu kabul etmesini ise yönetmen şöyle açıklıyor:Bu ilk bilim kurgu filmim olacaktı... Ama aslında bana göre bilim kurgu türü içinde sayılmak bu film ve proje için yetersiz bir adlandırmaydı. 'Solaris' uzun zaman önce seyrettiğim bir filmdi ve daha sonra kitabını okumuştum. Bu belki de kader ile ilgili bir şeydi çünkü Lightstorm Entertainment filmin ve kitabın haklarına sahipti ve filmi 20th Century Fox'a önermişti. Lightstorm'dan James Cameron, Rae Sanchini ve Jon Landau beş yılını bu anlaşmayı güvence altına alabilmek için harcamışlardı. 1972 yılında yapılan ilk filmin sahibi Msfilm'den tutun da Rus hükümetine ve kitabın yazarına ve tabii ilk filmin yönetmeni Andrei Tarkovsky'e kadar bir çok isimle anlaşmalar sağlamak zorunda kalmışlardı. Evet demeliydim.
James Cameron için Solaris'i çekmek rüyalarının projesiydi. Cameron Andrei Tarkovsky'nin filmini izlemiş, hayal gücüne ve fikirlerine zenginlik getirmeyi hayal etmişti. Stanislaw Lem'in kitabında filmde olandan çok daha fazlası vardı. Bu tamamen farklı bir boyuttu. Üstelik de çok kişisel bir hikaye. Büyük kısmı akılda ve hafızada yer edenlerdi. Dolayısı ile bunları anlatacak daha bir çok yol bulunabilirdi.Diye ekliyor ünlü yönetmen Cameron.
Cameron Soderbergh'in film ile ilgilendiğini duyunca çok heyecanlanmış. Steven'ın bu filmi yapmak istediğini duyunca onu Tanrının gönderdiğini düşündüm. Elimizdeki bu muhteşem materyali alıp yıllar boyunca izlenebilecek muhteşem bir filme çevirebileceğinden emindim. Çünkü onun inanılmaz sinema dilinde belirsizliği kullanmadaki mahareti hekes tarafından bilinen bir yetenek. Steven'ın filmlerinin her biri birbirinden çok farklıdır. Hepsinin kendine özgü bir anlatım ve görüş tarzı vardır. Tıpkı Kubrick'in filmlerinin birbirinden çok farklı olması gibi. O da bir çeşit bukalemun gibi tavır ve film tekniğini değiştirebilir. İşte bu yüzden böylesi karmaşık ve zor bir materyalin içinden ancak onun gibi bir yetenek başarıyla sıyrılabilir diye düşünüyordum.
Soderbergh Cameron, Landau ve Sanchini ile bir öğle yemeğinde SOLARIS'i tartışmak için bir araya gelmiş. Onlara bu filmi yapmak için bir fikrim olduğunu söyledim ama öncelikle senaryoyu bu fikre uygun olarak yazmak gerekiyor dedim. Ve bu konuda bir anlaşmaya gitmek istemiyordum. Onlara filmde neyi işleyeceğimi hengi konunun üzerinde duracağımı açıkladım. Aslına bakarsanız Tarkovsky'nin filminden ve kitabından çok farklı olduğu bir gerçekti. Ama bu da benim filmim ve yaklaşımım olacaktı.
Soderbergh Traffic filmini tamamlayınca SOLARIS için hazırladığı ilk çalışmalara geri döndü. Fakat hazırladığı senaryoyu bir diğeri takip etti. Tüm düzeltmeleri tamamladığında Soderbergh ve Lightstorm , Twentieth Century Fox'a ellerindeki senaryo ile çekim yapmaya hazır olduklarını bildirirler.
Sanırım bu film Steven için iste uğraş ve elde et oyunu gibiydi Onun benden öğrendiklerinden çok ben ondan bir şeyler öğrendim.Biz ona filmden ne beklediğimizi söylememiştik. Örneğin filmde efektler olup olmayacağını bile konuşmamıştık. Sadece onun senaryoyu yazmasını ve bize son halini getirmesini bekledik. Senaryoyu görünce zaten tartışacak bir şey olmadığını anlamıştık.
En baştan itibaren Soderbergh, George Clooney'nin Chris Kelvin rolünü üstlenmesi konusunda kararlıydı. Karısının ölümünden sonra aşkı yeniden bulma ümidini yitirmiş ve herşeyden uzaklaşmış karmaşık duygulara sahip bir psikoloğu canlandırmak oyuncu için iyi bir fırsat diye düşünüyordu.George'u iyi tanıyorum ve bir oyuncu olarak bu rolü oynayabilecek kapasitesinin olduğuna inanıyorum.Emin olmadığım tek konu ise onu bu role kendisini hazır hissedip hissetmediği. Çünkü rolün gerçekten karmaşık duyguları, zor tarafları ve aksiyon olarak sürüklemesi gereken yerler vardı.
Daha önce iki Soderbergh filminde rol almış olan Clooney, Out of Sight ve Ocean's Eleven böyle bir rolü severek ve ilgiyle üsteleneceğini açıklar. Senaryoyu okuduğumda Steven'a bir mektup gönderdim. Şöyle yazıyordu. Yapabilir miyim bilmiyorum ama yapmayı çok istiyorum.
Bu tam bir oyunculuk gösterisi olacaktı. Bugüne kadar canlandırdığım roller arasında en zor ve en korkutucu tecrübem olacaktı. Eğer bir oyuncu iseniz ve sınırlarınızı zorlamaya karar verdiyseniz sırtınızı Steven gibi sağlam bir yönetmene dayamak istersiniz. O özel filmler yapmakta oldukça iyidir, tüm iyi yönetmenlerin sahip olması gereken bir özelliktir bu. Her zaman diğer insanlardan farklı bir bakış açısı vardır.
Clooney de filmin hikayesinden tıpkı yönetmen gibi çok etkilenmiş.SOLARIS'i bugün bile değerli kılan şey insanın hayatı boyunca merak ettiği konlar üzerinde durmasıdır: aşk, ölüm, ölümden sonraki yaşam... Yanıt veremediğimiz sorular... Çözümlemeye çalışıp da içinden çıkamadığımız ve bizi korkutan sorular.İnsan olarak bildiğimiz herşeyin bir sınırı var. Sosuzlukla ilgili bir bağlantımız yok. Her şeyde bir başlangıç, bir orta ve bir sıon mevcut. Bu hikayedekilerin de bu sorulara bir cevapları yok. Yalnızca akıllıca ve iyi soruları var.
Filmdeki karakterlere kasting yapmaya sıra gelince Soderbergh'in aklına Natascha McElhone'nun 1996'daki filmi Surviving Picassodaki muhteşem performansı aklına gelir.Bana 60'lar ve 70'lerdeki Jeanne Moreau ve Dominique Sanda gibi muhteşem Avrupalı oyuncuları hatırlatmıştı. Akıllı, seksi ve karmaşık kadınlardı. diyor yönetmen Soderbergh McElhone için.
Snow karakterini hem yazarken hem de kasting sırasında oldukça zorlandım. Bana yol gösteren ise kasting direktörümüz Debra Zane oldu. Bir gün bu rol için Jeremy Davies'i düşünüyorum.dedi , işte o zaman bu karakter kafamda çözümlenmiş oldu.
Davies filmin bu türe yeni bir bakış açısı kazandırmasına saygı duyduğunu söylüyor.Bu kadar az teknoloji kullanılan bir bilim kurgu olması benim için çok ilginçti. Teknik özel ekipmanların yerine hikeyenin kendisi ve karakter örgüleri kullanılıyordu. İnsanların bir bilim kurgudan beklediklerinden çok daha farklıydı.
Snow'un çalışma arkadaşı ve geminin bilim adamlarından bir diğeri ise Dr. Helen Gordon. Adında bir kadındır. Soderbergh bu rolde bir kadını olması konusundaki düşüncelerini şöyle açıklıyor. Sadece erkeklerin yer aldığı ve bazı soruları felsefik açıdan çözümlemeye uğraştığı bir hikaye etrafında dönüp durmak istemedim. Tüm bu olayların içinde bir de kadın olmasının önemini hissediyordum. Uzaya gönderilen kadın astronotların var olması SOLARIS'i bir erkeler klübü olmaktan kurtarmak için iyi bir yol diye düşündüm.
Viola Davis, daha önce de Soderbergh ile iki kez başka filmlerde çalışmıştı. Yönetmenin ilk aklına gelen isim Davis oldu: Viola çok güçlü bir kadındır. Ekranda bunu seyirciye hissettirmeyi de çok iyi başarabilir. Eğer o bir şey söylerse mutlaka inanırsınız.Onunla bir tartışamayı kazanmanız çok zordur... Çünkü haklı olduğuna inanırsınız. Çok ilginç ve akıllı bir kadındır.