The Pianist / Piyanist
The Pianist / Piyanist
Tür:Dram, Biyografi
Yıl:2002
Açıklama:Wladyslaw Szpilman parlak bir Polonyalı piyanisttir. Yahudi'dir ve sınır dışı edilmekten kaçmıştır. Şimdi Varşova'nın ara sokaklarında yaşamaya mahkum kalmış, savaşın verdiği ızdırabı , küçük düşmeyi ve hayatta kalma mücadelesini şehirle paylaşmak zorundadır. Başkentin sokaklarında hep kaçarak ve yıkıntılarda saklanarak yaşamaktadır. İşte bu dönemde bir Alman subayı ona yardım elini uzatır ve hayatta kalmasını sağlar. Yönetmenin Notu Polonya tarihindeki bu acılı dönemi anlatmayı hep istemiştim. Fakat bunun bir otobiyografi olmasını istemedim. Wladyslaw Szpilman'ın hatıralarının ilk bölümünü okuduğumda The PIANIST'in benim bir sonraki filmim olacağını biliyordum. Tüm dehşetine rağmen sevimli ve umut dolu bir yanı vardı; evet aradığım hikaye buydu. Varşova bombardımanı sırasında hayatta kalmıştım. Çocukluğuma ait hatırladığım her şeyi tekrar yaratmak isterdim. Gerçeğe olabildiğince yakın olmak ve Hollywood tarzı inandırıcılık oyunlarına girmek istemedim. Kendi deneyimlerime dayanarak Szpilman'ın hikayesine yürekten inanıyordum. Bu tümümüzün savaştan sonra yazabileceği türden bir hikaye idi. İşte bu yüzden bu kadar güçlü ve orijinaldi. Bu periyodu sürpriz bir şekilde, neredeyse insanın kanını donduracak kadar objektif yazmıştı. Kitabında iyi Polonyalılar ve kötü Polonyalılar olduğu gibi, iyi Yahudiler ve kötü Yahudiler, iyi Almanlar ve kötü Almanlar'a da yer vermişti.
Çekimlere başlamadan önce onun yaşadığı yerde yaşayanlar ve tarihçilerden danışmanlık aldık. Tüm ekibe sayısız Varşova belgeseli seyrettirerek onların bu tarihçeden haberdar olmalarını sağlamaya çalıştım. Szpilman'ı canlandıran oyuncu için fiziksel bir özellik arayışı içinde değildim. Aradığım özellik ben senaryoyu yazarken kafamda canlandırdığım kişiye uymasıydı. Sıradan biri olmaması ise asıl koşulumdu. Ayrıca film İngilizce çekilmeliydi ve oynayan oyuncu İngilizce'yi akıcı konuşmalıydı. Londra'da bir seçim komitesi oluşturduk ve 1400 kişi ile görüşme yaptık. Görüşme yaptıklarımızın arasında Asyalılar, siyahlar ve kadınlar bile vardı. Sonuçta bu rolü hiç deneyimi olmayan birine oynatmanın çok zor olacağına inandık ve deneyimli profesyonel bir oyuncu olmasına karar verdik. İngiltere'de aradığım yüzü bulamamıştım dolayısıyla casting direktörümüz piyanisti Amerika'da aramaya başladı. Genç bir oyuncu olsun istiyordu. Adrien Brody'nin çalışmasını izleyince hiç tereddüdüm kalmadı: Piyanist oydu...
Wladyslaw Szpilman
Savaş patlak verdiğinde 27 yaşındaydı ve Polonya'nın geleceği en parlak konser piyanistlerinden biriydi. Luftwaffe'de radyo istasyonu bombalandığında Chopin'in C minor Nocturne'nü çalıyordu. Tüm Yahudiler gibi o ve ailesi de evlerinden çıkartılarak Varşova getolarına sürülmüştü. Bu çok yetenekli genç adam yeni yaşamında karaborsacıların ve işbirlikçilerin eğlendiği barlarda çalmaya başlamıştır. İşte bu işbirlikçilerden biri onu ve ailesini ölüme götüren esir kampı trenlerinden birinden kurtarmıştır. Savaş fısıltıları, direnişçiler ve sürpriz bir Alman subayı sayesinde Szpilman savaşta hayatta kalmayı başarır.
Savaştan sonra Polonya radyosu tekrar yayına başlar ve altı yıllık bir aradan sonra Chopin'in Nocturne'nünü çalmayı tamamlar. 1946 yılında hatıralarını yazar fakat komünist otoriteler tarafından kitap yasaklanır. Szpilman'ın oğlu babası ile savaş hakkında hiçbir şey konuşmamıştır fakat 1999'da bulduğu babasına ait yazıları tekrar basar ve uluslararası üne kavuşturur. 2000 yılında Roman Polanski ile tanışan bu inanılmaz maceranın kahramanı toplam üç kez ünlü yönetmen ile görüşür. Kitabın filme alınmasına karar verilmiştir fakat 2000 yılının Haziran ayında film çekimlerine başlanmadan hayata veda eder...
Yapım Notları
1940'lı yıllarda Orta ve Doğu Avrupa'nın savaşın yıkıma uğrattığı şehirleri görülmeye en alışıldık manzaralarıydı. Fakat aradan geçen 55 yıldan sonra Polanski; Varşova'yı yıkık hali ile görüntülediği The Pianist filmini yapabilmek için Berlin'e 90 km uzaklıktaki Juterborg adlı Doğu Alman kasabasını yarım milyon dolar harcayarak yeniden eski görüntülere kavuşturması gerekir. Wladyslaw Szpilman'ın hikayesinin geçtiği 1939-45 yılları arasındaki Varşova artık yoktur. Şehre ait tüm görüntülerin Berlin'deki Babelsberg Film Stüdyosunda Oscar Ödüllü yapım amiri Allan Starski (Shindler's List) tarafından yeniden yapılması gerekmektedir. En ufak bir detaya kadar uzun ve yorucu bir çalışma ile sonuca ulaşacaklardır. Polonya savaştan sonra tekrar yapılanmış ve eski binalardan geriye çok azı kalmıştır. Starski sonunda Szpilman'ın hikayesinin geçtiği Varşova'yı Sovyet Ordusunun geride bıraktığı barakaları yıkık bir şehir haline getirerek ortaya çıkarmıştır. Ayın karanlık gölgesinin altında, kabusa benzeyen bir yıkıntılar yumağında Şubat ayında çekimler başlar. Set tıpkı savaşta olduğu gibi karla kaplanmıştır. Çok geniş bir teknik ekipman yardımı ile topla 100 kişilik Polonyalı, Alman ve Fransız çekim ekibi birbirleri ile uyum içinde çalışmışlar. Onları bir araya getiren hem projenin heyecanı hem de Roman Polanski gibi bir yönetmenle çalışma ayrıcalığıdır. Teknik ekipten bazı kilit isimler daha önce de yönetmen ile birlikte çalışmışlardır fakat Pawel Edelman ve onun Polonyalı ekibinin bu Polanski ile ilk çalışmasıdır. Bir çok dil bilen yönetmen ekipteki her çalışanla onların kendi dilini konuşarak iletişim kurmuştur.