Vidocq
Vidocq
Tür:Aksiyon
Yıl:2001
Açıklama:1830... Paris devrim çığlıkları ve bilinmez bir gizemin gölgesi ile titremektedir. Yalnızca bir tek kişi bunu çözebilir... O da zaten ölmüştür.
Adam çok büyük bir gürültü ile yanan ocağın kenarına tutunmuş vaziyettedir. Üzerinde ona bakan maskeli biri vardır ve varlık maskesini çıkarttığında, Vidocq ünlü dedektif,kılık değiştirme uzmanı ve kurtuluş gözüyle bakılan tek kişi yanan ocağa düşer.
Paris'te bir çok insan onun neden ve kim tarafından öldürüldüğünü bilmemektedir. Onun biyografisini yazmaya karar veren genç gazeteci Etienne Boisset ölümünün ardındaki gizi çözmeye ve onun intikamını almaya karar verir.
PROJE: HAYAL GERÇEK OLUYOR
Jean Christophe Grangé ilk kitabı olan Le vol des cigognes i bastığında Pitof'un hayatına yön vereceğini bilemezdi. Bir çok yapımcı ile kitabın film olması konusunu görüştüğü sırada romancı Dominique Farrugia ile romanın senaryoya dönüştürülmesi konusunda anlaşma yapmış. Senaryo ve film hakkındaki planları oldukça açık ve nettir. 19uncu yüzyılda geçen bir dedektif hikayesi çekmek istemektedir ve hikayenin kahramanı Vidocq olacaktır. Edgar Allan Poe'ya olan takdiri ve kendi hayal gücü ile senaryodaki boşlukları doldurmayı bilmiş ve olağandışı bir rakip olan Simyacı'ya hayat vermiştir. Doğa üstü güçleri olan ve yüzü her zaman için ayna ile kaplı bir katilin peşinde olan bir dedektifin hikayesinin anlatıldığı filmdeki özel efektler için yapımcı ve senaristler bir çok block buster filmin de özel efekt süper vizörlüğünü yapan Pitof ile görüşmüşler.
Daha önce Allien 4, Asterix et Obelix Contre Cesar, The Messenger gibi filmlerdeki başarıları ve çok yönlü bir sanatçı olması ile tanınan Pitof filmin bu çok özel görüntüleri için Olivier Garnier ve Dominique Farrugia'ya yardımcı olmuş. Dominique Farrugia ile birlikte Trafic D'influence filminde birlikte çalışıyorduk. Ona Vidocq'tan ve bu filmin gerçekleşip gerçekleşemeyeceğinden bahsettim. Dominique'e Vidocq'un benim çocukluğuma ve gençliğime ait bir karakter olduğunu anlattım. Eğer bir film yöneteceksem bunun mutlaka benim de hoşlanacağım bir aksiyon filmi olmalı ve Vidocq gibi bir hikayesi olmalı diye düşünüyordum. Bir kaç gün sonra bana senaryoyu gönderdiler. Hepsini bir gecede okudum. Sabah erkenden onu aradım ve bu senaryonun beni harekete geçirdi dedim. İşte Pitof artistik ve teknolojik bir serüvene böyle dahil olur. Filmin yapım aşamasına geçildiğinde ilk hareket senaryo için Jean -Christophe Grange ile görüşülmüş. Hikayenin iskeletine sadık kalınmalıydı. Nitekim öyle de oldu. Bana biraz dolambaçlı bir hikaye gibi gözüküyordu. Senaryo yazarımız da benimle aynı kanıdaydı. Hikayeyi ve yapısını arı ayrı düşünmeliydik. Öncelikle Jean Chirstophe'dan dialogları olmadan hikayeyi tekrar bir araya getirmesini istedim. Benim için bir filmi sesleri olmadan seyredebilmek ve anlayabilmek çok önemliydi. Bu kurgunun ve hikayenin ne kadar güçlü olduğunu bana gösterecekti.
Daha sonra diyaloglar eklendiğinde bu hem karakterleri güçlendirecek hem de ek bir takım bilgiler vermeye yarayacaktı. İşte burada diyalogların önemi vardı. Ama bir film asla diyaloglar üzerine kurulmamalıydı. Grangé'ın orijinal diyaloglarında ve senaryosunda bulduğum bir başka özellik ise filmdeki anlatıcının dalavare ya da kandırmaca kullanmamasıydı. Hikaye oldukça basit ve doğrusal anlatılıyordu. En önemli özelliği ise kahramanın filmin başında ölüyor olmasıydı.Filmdeki kostüm ve tarih öğeleri beni çok fazla ilgilendirmiyordu. Konuya bir omen, fantazi ve dönemsel bir bilim kurgu gözü ile bakmak gerekiyordu. 19uncu yüzyılda Matisse ve diğerlerinin ışığı ve renkleri anlatışını yansıtan Gustave Moreau yönetmenin bu filmdeki yol göstericisi olmuş. O da bir fantastik ressamdı. Yaşadığı zamana göre oldukça karmaşık ve anlaşılması zor eserler ortaya çıkarıyordu. Resimleri can sıkıcı fakat aynı zamanda ışık saçan eserlerdi. Çok karanlık bir back ground yaratabiliyor fakat yarattığı detaylarla resim tamamı hiç de karanlık gözükmüyordu. Bir şekilde hem karanlık hem de asla kasvetli olmayan görsel bir şölen sunabiliyordu.
Vidocq'un karanlık hayatına ışık verebilmek ve canlandırabilmek için Pitof Fransa'nın en başarılı ekibini bir araya getirmiş. DELICATESSEN ve CITY OF LOST CHILDREN filmlerinin yönetmen ortaklığını da yapan Jean Pierre Jeunet Pitof'un yaratmaya çalıştığı bu çok özel fantastik filme hayat verenler arasındadır. Marc Caro ve Jean Rabasse yapım ekibine katılan diğer tecrübeli isimler. Marc'ın ilk işi karakterler üzerinde çalışmaya başlamak oldu. Başlangıçta hiçbirimizin aklında bir oyuncu ismi yoktu. Filmin karakterlerinin birer çiziminin yapılmasını ve tarih adına bu karakterlere benzeyen oyuncuların rol almasını istedik. Filmin hikayesi görünüşleri bakımından çok zengin bir periyotta geçen insanları kapsıyordu. Peruklar, bıyıklar , kabarık saçlar vs. Oyuncuların da bu periyot insanlarına benzerlikler göstermeleri ve canlandıracakları karakterlerle örtüşmeleri gerekmektedir.
Pitof filmin casting işleminden geri kalan kısmını Fransa'nın en büyük sinemasal projelerinde çalışmış olan yapım koordinatörü Jean Rabasse'e bırakmış. Rabasse daha önce VATEL filmi ile Cesar Ödülü almış ve Jean Pierre Jeunet ile birlikte çalışmıştır. Beni onunla çalışmaya çeken en büyük özelliği görsel kültürünün zenginliği oldu. Ayrıca bir teknik adam olarak da methini çok duymuştum. Kalem ile arası iyiydi ve harika 3D çalışmaları vardı. Bir de kişisel olarak onun yaratım üstadı bir deli olduğunu düşünüyordum. Kendisine senaryonun ilk halini ve son halini verdiğimde aklından geçenleri bana anlatmasını istedim. Kesinlikle Caro ile birbirlerini tamamlayan bir ikili olmuşlardı. diye özetliyor Pitof. Jean -Christophe Grange'ın senaryosundan ortaya konan karakterleri tek tek bulmaya gelince, Pitof Caro'nun çizimlerine başvurmuş ve ortaya Gerard Depardieu, Guillaume Canet, Ines Sastre ve Andre Dussolier gibi isimlerden oluşan bir liste çıkmış.
Aktörlerin fiziksel özelliklerini ve oyunculuk özelliklerini bir araya getirince kimin hangi role uygun olduğunu bulmak çok kolay oldu. Depardieu'nun oynadığı rol olan Vidocq için Fransa'da başka bir oyuncu bulmak çok zordu. Bu rol kesinlikle onun olmalıydı. Muhteşem bir karizma ve iri bir cüsse. Diğer yandan ise ince bir ruh ve güçlü bir vahşet hissi. Depardieu'dan başka kim bütün bunları aynı anda seyirciye hissettirebilir. Guillaume ise bir diğer baştan belli rolü canlandıracaktı. Genç bir araştırmacının hırs ve enerjisine, aç bir kurdun saldırganlığına ve genç kadınların kalbin çalabilecek kadar iyi bir görüntüye sahipti. Ines'in aldığı Preah rolü ise sanki üzerine biçilmiş kaftandı. Çok güzel ve çekici bir kadına ihtiyacımız vardı . Ama bu kadına ait bazı şeyler insanları rahatsız etmeliydi. Ines'in sahip olduğu ilginç aksan işte tam bu türde bir kadını tamamlayan garip özellik olabilirdi. Filmde bir de efsanevi kötü adam olarak adlandırabileceğimiz Simyacı vardı. İşte bu konuda teknolojinin varlığına sığındım. diyor Pitof.